Ankara söze değil, eyleme bakıyor
Terör örgütü PYD/YPG 11 Haziran’da Suriye’nin kuzeyinde yerel seçim adı altında, meşruiyet arayışına yönelik bir başka girişimi hayata geçirme çabasında. Buna ilk kez yeltenmiyor. 2017’de 3 kantonda denedi. Hedefi önce sözde bir yerel seçim yapmak, ardından genel seçimle sürdürmekti. O dönem Türkiye’nin düzenlediği harekatlar hedefini akamete uğrattı. Örgüt geçen aralık ayında bu kez Toplumsal Sözleşme adı altında bir anayasa girişiminde bulundu. Türkiye ona da tepki gösterdi. Şimdi şansını 7 kantonda denemeyi planlıyor. PYD/YPG/PKK fiili durum yaratarak ortaya bir Kürt devleti çıkarmaya çalışıyor.
Suriye’deki Arap aşiretleri de, örgütün ABD desteği ile kurduğu SDG çatısının dışında kalan karşıt düzlemdeki Suriye Kürt Ulusal Konseyi ( SKUK-ENKS) de girişimi boykot ediyor. Örgüt kendi istediği sonuca göre bir süreç dizayn etmiş durumda. Kimin oy kullanacağı da, kimin seçime katılabileceği de tamamen PYD’nin kontrolünde. Kürtlerin çoğunlukta olduğu yerlerde Arap nüfusun oy kullanması engellenirken, Suriye idari yapısında olmayan Fırat diye bir vilayet uyduruluyor.
ABD teşvik etti mi?
ABD, PYD’nin hamisi, rehberi, donatıcısı, eğiticisi. Ancak ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Vedant Patel geçen hafta, “Suriye’de yapılacak herhangi bir seçim, BM Güvenlik Konseyi’nin 2254 sayılı kararında da belirtildiği gibi serbest, adil, şeffaf ve kapsayıcı olmalı. Suriye’nin kuzeydoğusunda (YPG/PKK tarafından) yapılacak seçimlerle ilgili şu anda bu koşulların sağlandığını düşünmüyoruz ve bu görüşümüzü Suriye’nin kuzeydoğusundaki aktörlere de ilettik.” açıklaması yaptı. Doğal olarak da akla şu geldi: ABD itirazında samimi mi yoksa kayda böyle geçsin diye mi uğraşıyor?
Kaynaklar, ABD’nin sözde seçimi ‘zamanlama açısından’ da olsa desteklemediği izlenimine sahip. PYP/YPG/PKK’nın, ABD tarafından öngörülen şartların/koşulların/sınırların ötesine geçmeye çalıştığı düşünülüyor. “Öyle olmasa, ABD’liler bir yandan da Türkiye ile müzakere sahasını açmazlardı” deniliyor. Müzakare sahası, ABD ile Stratejik Ortaklık Mekanizması çerçevesinde, Suriye’nin geleceği başlığı altında PYD’nin ne olacağına dair sürdürülen görüşmeler. Kısa bir parantez, ABD’liler “PYD, PKK değil. PYD içindeki PKK’lıları arıyalım” derken, Türkiye “O, aynısının laciverti” diyor. Türkiye, PKK’sız PYD’nin olamayacağını söyledi, söylüyor. ABD’nin önerisinin ciddiye alınmadığını söylemek mümkün.
Ankara’ya göre, ABD’nin PYD’ye çıkışının arkasında birden fazla gerekçe olabilir:
a)ABD; Türkiye ile halihazırda sürdürülen görüşmeleri riske atmamak istemiyor
b)İran’ın alanını PYD ile rejimin arasını yaparak daraltmak istiyor
c)Rusya ile 2015’ten bu yana yürüttüğü anlaşmadaki dengeyi bozmak istemiyor.
d)ABD meşruiyete verdiği önem sebebiyle PYD’nin girişimini onaylamıyor
e)Hepsi.
Bu arada rejim de 15 Temmuz’da seçime hazırlanıyor. Mayıs ayındaki Baas Kongresi’nden PYD ile ara bulmaya dönük bazı kararlar çıktı. Şam, PYD ile birlikte hareket etsin isteniyor olabilir mi? Bu da bir olasılık olarak akıllarda.
ABD’nin gerekçesi her ne ise de Ankara temkinli. Sarfedilen sözlere değil, ne yapıldığına bakıyor. Sözde seçim yapılırsa, ABD’liler bunun gayri meşru olduğunu açıklayacak mı, açıklamayacak mı, Suriye muhalefeti öne çıkarılacak mı gibi gelişmelere bakılacak. ABD’nin gösterdiği tepkinin derinliği böyle ölçülecek.
Peki PYD ABD’ye rağmen nasıl buna cesaret edebiliyor ya da edebilir mi? Ankara kaynakları, “PYD/PKK her istenilen yere çekilebilen bir örgüt değil. Kendi ajandasını dayatmaya çalışan bir örgüt. Suriyede’de ABD’nin verdiğinden fazlasını almaya çalışıyor. ABD’liler de yirmi verdik, kırk istiyorsunuz diyorlar” ifadesini kullanıyor.
Türkiye’nin muhataplarına mesajı
Türkiye’nin meseleye yaklaşımı hem Cumhurbaşkanı Erdoğan, hem de Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler tarafından kamuoyuna açık şekilde kayda geçirildi: Oldubittiye izin verilmeyecek. Ankara nezdinde durum, “teröristin seçilmiş olması onu terörist olmaktan çıkarmaz”. Türkiye bunu muhataplarına da söylüyor. Bu seçim girişimi son anda bertaraf olabilir. Örneği IKBY’nin yapmaya çalıştığı bağımsızlık referandumu girişimi. Son anda olmamıştı. Burada da rahatsız olan çok. Ama olsa bile Türkiye asla meşru kabul etmeyecek ve BM’nin 2254 sayılı kararına dayanarak bunu dünya gündemine taşıyacak. Suriye sahasında etkinliği olan tüm aktörlerin, her türlü ve kademedeki muhataplarına uluslararası hukuka ve toplumsal yapıya rağmen gerçekleşecek sözde bir seçimin sonuçları olacağı anlatılıyor. Özetle; PYD gerilimi yükseltirse cevabını alır deniliyor.