Özlem ERMİŞ BEYHAN
Yakın, kaçakçılığın yeniden başlamasından endişe ettiklerini belirtirken, “Pandemi öncesine göre ihracatımızı ikiye katladık. Buna rağmen hammaddeye rekabetçi bir fiyattan erişemiyoruz. Cari açık bizim üzerimizden çözülmek isteniyor” dedi.
Mücevher ihracatçıları, hammaddeleri olan altına cari açığı kontrol etme hedefiyle kota getirilmesi nedeniyle zor günler geçiriyor. Altını rakip ülkelerden kilogramda 3 bin dolar daha pahalıya alan, kota nedeniyle istediği miktarda altını istediği zaman elde edemeyen sektör sıkıntılı.
Mücevher İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Burak Yakın, en yüksek kilogram başına ihracat değerine sahip sektörlerden biri olduklarını, pandemi öncesine göre ihracatlarını ikiye katladıklarını söyleyerek uyardı: “Buna rağmen hammaddemize rekabetçi bir fiyattan erişimde sorun yaşıyoruz.
Cari açık bizim üzerimizden çözülmek isteniyor. Oysa kotanın sonucu maalesef kayıt dışının patlaması olarak ortaya çıkar. Eski dönemlerde ciddi bir altın kaçakçılığı olurdu, güneydoğu bölgesinden katırlarla altın ülkemize kaçak girerdi. Korkarım şimdi yine katırlar çalışmaya başlayacak.”
Kilogram başına 5 bin dolar
Türk mücevher sektörü, 2023’ü %30’un üzerinde artışla 7,7 milyar dolar ihracat ile kapattı. Türkiye’nin dünyadan aldığı pay geçen yıl %4 artarak %1 seviyesine yükselirken, aynı dönemde mücevher pazarındaki payımız %40 artışla % 7,96’ya yükseldi.
Bu artışın 2018’e göre % 100’e yakın olduğunu söyleyen Yakın, “Bu artış ivmesi, mücevher sektörünün küresel rekabetçiliğini ve vaat ettiği yüksek katma değerli ihracatı gösteriyor” dedi. Mücevher sektörünün hammadde hariç kilogram başına 5 bin dolarlık ihracat değerine sahip olduğunu ve Türkiye’de ilk sırada yer aldığını anlatan Burak Yakın, “Altın ithalatına kota getirilmesi nedeniyle arz talebi karşılayamaz hale geldi.
Altına erişimde yaşanan sorun nedeniyle kg’da 3 bin doları bulan ve hatta geçen fiyat farkları ortaya çıktı. Bizim rakiplerimiz altının kg için 65 bin dolar öderken, biz 68 bin dolar ödemek zorunda kalıyoruz. Bu da işçilik için yazdığımız ortalama 5 bin doların 3 bin dolarının haksız yere elimizden alınması anlamına geliyor. Böylece kaçakçılığın önünü açıyor” dedi.
İhracatçı yurtdışına kaçıyor
Yakın, bir başka önemli uyarıda daha bulundu: “Sektör, altın fiyatlarındaki bu farklılıkları kaldıramadığı için ihracatçılarımız başka ülkelerde fabrika yatırımı için hazırlık yapmaya başladılar. Ülkemize yatırım yapan yabancı yatırımcılar, şimdiden Dubai, İtalya başta olmak üzere farklı ülkelere gidiyorlar. Sektörün önünün açılması halinde biz 2024 için 10 milyar dolar ihracat yapmayı hedeflerken, şimdi ihracat yapabilecek miyiz bilmiyoruz. Altına kota geldi, ne oluyor?
Sınırlarımızdan altın akıyor. Arabasına, bavuluna altını koyan, eşinin boynuna zincirleri, beline altın kemerleri takan soluğu Türkiye’de alıyor. Dubai’de ons’unda 700 dolar ucuza alıp, gelip Türkiye’de 3 bin dolar kârla satıyorlar. Sağ olsunlar sayın bakanlarımız konuyla çok ilgililer. Ancak bürokrat arkadaşların bir düzenlemeyi sayın bakana onaya götürmeden önce bizimle konuşması çok faydalı olacaktır.”
Altınla cari açık düşmez
Yakın, “Altın ticaretini tarih boyunca kimse durduramadı ki bu kota durdursun. Altın ile cari açığı düşüremeyiz. Resmi olarak altın ithal edilmediği için cari açık düşmüş gibi görünüyor; peki ya resmi olarak ithal edilmeden ülkemize kaçak sokulan altınlar ve onlara karşılık ödenen döviz? Bunlar denklemde olmadığı için rakamlara yansımıyor ama Türkiye aslında yastık altındaki dövizi kaybediyor” dedi.
Sorun nasıl çözülür?
Peki sorun nasıl çözülür? Yakın, şöyle anlatıyor; “Bankalar ve Altın Borsası üyeleri altın ithal ederek dünya piyasalarındaki fiyatlarda ihracatçıya, üreticiye satmalıdır. Burada da kim ihracatçı kim değil biz biliyoruz. Bize sorulsun… Hem DİR izinleri verilirken hem altın ihracatı yapanlar noktasında, bize sormakla da yetinmesinler; bu firma ne kadar zamandır var? Kaç personeli var.
Adresi nedir, kaç m2 alanı var? Hiç ihracat yapmış mı, fuarlara katılmış mı? Bunların da belgelerini istesinler, Schengen vizesi alırken bile dünya kadar evrak isteniyor, kapasitesi olan firma alamıyorken kapasitesi olmayanlara kota dağıtılıyor. Ticaret bakanlığımız, bu konudaki sorumlular hakkında eminim gereğini yapacaktır.”
Mücevher ihracatçıları teknoloji şirketine ortak oldu
Türk mücevher ihracatçısının yaşadığı en önemli sıkıntılardan biri, ihraç ettiği üründe kullanılan kıymetli taşın bildirdiği özelliklerde çıkmayıp geri gönderilebilmesiydi. Bu sorun, söz konusu taşın, üretimin her aşamasında kontrol edilebilmesi ile aşılabiliyor.
Ancak kontrolü gerçekleştiren makineler ithal ve fiyatları 65 bin dolar seviyesinden başlıyor. İhracatçılar bu noktada stratejik bir adım atmış, Burak Yakın’ın yönetimindeki Mücevher İhracatçıları Birliği, taşları kontrol eden bu makineleri yerli ve milli üretecek bir firmaya yüzde 30 ortak olmuş.
JTR Mücevher Teknolojileri Araştırma Merkezi’nin kurucusu genç bir girişimci Mehmet Can Özdemir. Özdemir, “Pırlanta doğal mı laboratuvar yapımı mı ayırt edebilen Reveal makinesini geliştirdik. İthal olduğunda 65 bin dolarlara satılan makineyi 10 bin dolara üretebilmek sektör için çok önemli bir katkı.
Dünyanın en iyi lup’unu da Türk malı olarak ürettik. Aselsan’ın kullandığı mercekleri kullanıyoruz. 1000 dolarlık lupu 250 dolara satar noktada geldik ve Meksika’dan Dubai’ye pek çok ülkeye ihracata da başladık. Son olarak lup’larımızı Hindistan’a ihraç ettik. Sahip olduğumuz birikim ile hem sektördeki arkadaşlarımıza eğitimler veriyoruz hem de sektörümüze yeni genç arkadaşları kazandırıyoruz” diye konuştu.